Ragnar_The

8 Posts

7 years ago

[size=150][color=#c0392b][b]Karakterin adı:[/b] [/color][color=#000000]Ragnar_The_Red [/color][/size] [size=150][b][color=#c0392b]Karakterin özellikleri:[/color][/b][color=#000000]Uzun boylu,Kızıl saçlı,Mavi gözlü,Irkçı ve Korumacı bir yapısı var. Kuzeyin asıl sahibinin Nordlar olduğuna inanıyor.[/color][/size] [size=150][color=#c0392b][b]Karakterin biyografisi/hikayesi:[/b][/color] [color=#000000]Ragnar The Red. Hakkında şarkılara konu olmuş bir kahraman demeyi isterdim ancak değil. Aksine eşi tarafından nasıl öldürüldüğüne dair bir şarkı yazılmış birisi. Bu şarkının temelinde yatan şey gerçekler değil absürt bir espri aslında. Bu ikilinin yanında bir kaç ay konaklamış bir ozanın ikilinin ilişkisinden ilham alarak yazdığı bir şarkı. Ve tam olarak ta ilişkilerini özetliyor. Ancak bundan bahsetmeden önce hikayenin bizi asıl ilgilendiren kısmına gelelim. Bu ikili nasıl tanıştı?[/color][/size][color=#000000][size=150]Ragnar Tamrielin'in kuzey bölgesinde bulunan bir köy olan Rorikstead'li bir savaşçıydı. Thalmora karşı savaşan Ysgramorun yoldaşlarından birisiydi. Savaş biteli yıllar olmuştu ancak Ragnar baltasını ve çelik kalkanını bırakmamış ve Kuzey diyarından istilacıların arta kalan adamlarını silmeye and içmişti. Riften'dan Solitude'a kadar ne kadar Thalmor köpeği varsa hepsi bu vücudu düşman kanıyla bulanmış caniden korkuyordu. Öyle ki hakkında sakalının renginin öldürdüğü Thalmorların kanına bulandığı için kırmızı olduğu söylentileri yayılmaya başlamıştı. Bir gün bir handa otururken iki çiftçinin muhtemel bir Thalmor üssünden bahsettiğini duydu. Laflarına kulak kabarttığında bahsettikleri yerin at ile üç gün mesafede olan Kırık Pençe Mağarası olduğunu anladı. Ancak bu konuşmaya kulak kabartmış olan tek kişinin kendisi olmadığının farkında değildi. Arka masasında oturan Mathilda tüm konuşulanları sessizce dinliyordu. Ragnar içinden "Yarın sabah erkenden yola çıkmalıyım" diye düşündü. Mathilda ise çoktan atını hazırlamak için ahıra gitmişti bile.[/size][/color][color=#000000][size=150]Ragnar sabahın ilk ışıklarında yola çıkmıştı. Üç günlük yorucu at yolculuğundan sonra mağaranın yakınlarına gelmişti. Ağaç ve çalıları kendisine siper ederek mağarayı gözetlemeye başladı. Gördüğü manzara karşısında çok şaşırmıştı. Mağaranın girişinde altın sarısı zırhı ile bir Thalmor askeri yerde kanlar içinde ölü bir şekilde yatıyordu. Ragnar dikkatli bir şekilde mağaradan içeri girdi. Eli baltasının kabzasındaydı. İçeride de manzara pek farklı değildi. Birisi veya bir şey zavallı askerleri uykularında yakalamış gibi görünüyordu. Ragnar askerlin eşyalarıno ve belgelerini incelerken ensesinde soğuk, ıslak ve tırtıklı bir metali hissetti. Daha sonra bir kadının kendisine "Çabuk baltanı yere bırak yoksa tokmağımı hissettiğin tek yer ensen olmaz." dedi. Ragnar ilk defa bir kadının sesini bu kadar korkutucu ve çekici bulmuştu. Normalde olsa ani bir hareket ile baltasını arkasındaki kişiye saplardı ancak bu ses onu o kadar etkilemişti ki baltasını yere bıraktı. "Arkanı dön!" dedi kadın. Ragnar tutulmuştu, kadın ne dese onu yapmaya razıydı. Kafanı bir aslanın ağzına sok dese sokacakmış gibi hissediyordu. Ragnar arkasını döndü ve kadınla göz göze geldiler. Ragnar kadını ilk defa görmüştü. Mathilda ise Ragnar'a oranla daha iyi bir gözlemciydi. Bu adamın handa yan masasında oturan adam olduğunu anımsadı. "Sen şu handaki yarma değil misin?" dedi Ragnara. Ragnar ise kadının ne dediğini umursamıyordu bile. Bu ses kendisine bir şarkı gibi geliyordu. Bir kaç dakika süren karşılıklı diyaloglar ve sorgulardan sonra iki kuzeylide silahlarını bırakmış ve oturup Thalmorların eşyalarından buldukları tatlı skoomaları yudumlayıp kurutulmuş geyik etlerini yiyorlardı. Ragnarı öldürmek üzere olan Mathilda bir anda neşeli ve esprili bir insana dönüşmüştü sanki. Birbirlerine nereli olduklarını, neler yaptıklarını ve maceralarını anlatıyorlardı. Aslında ikisinin de ortak bir amacı vardı. Thalmoru Tamriel kıtasının kuzeyinden sürmek. Ancak Ragnar bu güzel kadın ile tanıştıktan sonra amacını sorgulamaya başlamıştı. Gerçekten de bunu yapmak istiyor muydu? O gece içtikleri tatlı skoomadan olsa gerek ikiside ne yaptıklarını hatırlamıyorlardı. Tek bildikleri şey sabah aynı tulumun içinde birbirlerine sarılmış halde uyandıklarıydı. Bu iki agresif kuzeyli artık tek bir bedendi. Ragnar o gün durulması gerektiğinin farkına varmıştı. Mathilda'da bu adam ile mutlu olacağını düşünüyordu. Yıllar sürecek ilişkileri işte böyle başlamış oldu.[/size][/color][color=#000000][size=150]Şimdilerde ise kuzeydeki iç savaşın heyecanından sıkılan ikili nispeten daha sakin olan bir yer olan Kalradyaya seyahat etmeye karar verdiler. Hani size hikayenin başında bir şarkıdan bahsetmiştim hatırlıyor musunuz? Bu şarkının konusu işte bu ikilinin ilişkisini konu alan bir şarkı. Dışarıda bir ayı kadar kudretli olan Ragnar'ın Mathilda'nın yanında nasıl da bir kuzu kesildiğini anlatıyor.[/size][/color]

Karakterin adı: Ragnar_The_Red
Karakterin özellikleri:Uzun boylu,Kızıl saçlı,Mavi gözlü,Irkçı ve Korumacı bir yapısı var. Kuzeyin asıl sahibinin Nordlar olduğuna inanıyor.
Karakterin biyografisi/hikayesi: Ragnar The Red. Hakkında şarkılara konu olmuş bir kahraman demeyi isterdim ancak değil. Aksine eşi tarafından nasıl öldürüldüğüne dair bir şarkı yazılmış birisi. Bu şarkının temelinde yatan şey gerçekler değil absürt bir espri aslında. Bu ikilinin yanında bir kaç ay konaklamış bir ozanın ikilinin ilişkisinden ilham alarak yazdığı bir şarkı. Ve tam olarak ta ilişkilerini özetliyor. Ancak bundan bahsetmeden önce hikayenin bizi asıl ilgilendiren kısmına gelelim. Bu ikili nasıl tanıştı?Ragnar Tamrielin'in kuzey bölgesinde bulunan bir köy olan Rorikstead'li bir savaşçıydı. Thalmora karşı savaşan Ysgramorun yoldaşlarından birisiydi. Savaş biteli yıllar olmuştu ancak Ragnar baltasını ve çelik kalkanını bırakmamış ve Kuzey diyarından istilacıların arta kalan adamlarını silmeye and içmişti. Riften'dan Solitude'a kadar ne kadar Thalmor köpeği varsa hepsi bu vücudu düşman kanıyla bulanmış caniden korkuyordu. Öyle ki hakkında sakalının renginin öldürdüğü Thalmorların kanına bulandığı için kırmızı olduğu söylentileri yayılmaya başlamıştı. Bir gün bir handa otururken iki çiftçinin muhtemel bir Thalmor üssünden bahsettiğini duydu. Laflarına kulak kabarttığında bahsettikleri yerin at ile üç gün mesafede olan Kırık Pençe Mağarası olduğunu anladı. Ancak bu konuşmaya kulak kabartmış olan tek kişinin kendisi olmadığının farkında değildi. Arka masasında oturan Mathilda tüm konuşulanları sessizce dinliyordu. Ragnar içinden "Yarın sabah erkenden yola çıkmalıyım" diye düşündü. Mathilda ise çoktan atını hazırlamak için ahıra gitmişti bile.Ragnar sabahın ilk ışıklarında yola çıkmıştı. Üç günlük yorucu at yolculuğundan sonra mağaranın yakınlarına gelmişti. Ağaç ve çalıları kendisine siper ederek mağarayı gözetlemeye başladı. Gördüğü manzara karşısında çok şaşırmıştı. Mağaranın girişinde altın sarısı zırhı ile bir Thalmor askeri yerde kanlar içinde ölü bir şekilde yatıyordu. Ragnar dikkatli bir şekilde mağaradan içeri girdi. Eli baltasının kabzasındaydı. İçeride de manzara pek farklı değildi. Birisi veya bir şey zavallı askerleri uykularında yakalamış gibi görünüyordu. Ragnar askerlin eşyalarıno ve belgelerini incelerken ensesinde soğuk, ıslak ve tırtıklı bir metali hissetti. Daha sonra bir kadının kendisine "Çabuk baltanı yere bırak yoksa tokmağımı hissettiğin tek yer ensen olmaz." dedi. Ragnar ilk defa bir kadının sesini bu kadar korkutucu ve çekici bulmuştu. Normalde olsa ani bir hareket ile baltasını arkasındaki kişiye saplardı ancak bu ses onu o kadar etkilemişti ki baltasını yere bıraktı. "Arkanı dön!" dedi kadın. Ragnar tutulmuştu, kadın ne dese onu yapmaya razıydı. Kafanı bir aslanın ağzına sok dese sokacakmış gibi hissediyordu. Ragnar arkasını döndü ve kadınla göz göze geldiler. Ragnar kadını ilk defa görmüştü. Mathilda ise Ragnar'a oranla daha iyi bir gözlemciydi. Bu adamın handa yan masasında oturan adam olduğunu anımsadı. "Sen şu handaki yarma değil misin?" dedi Ragnara. Ragnar ise kadının ne dediğini umursamıyordu bile. Bu ses kendisine bir şarkı gibi geliyordu. Bir kaç dakika süren karşılıklı diyaloglar ve sorgulardan sonra iki kuzeylide silahlarını bırakmış ve oturup Thalmorların eşyalarından buldukları tatlı skoomaları yudumlayıp kurutulmuş geyik etlerini yiyorlardı. Ragnarı öldürmek üzere olan Mathilda bir anda neşeli ve esprili bir insana dönüşmüştü sanki. Birbirlerine nereli olduklarını, neler yaptıklarını ve maceralarını anlatıyorlardı. Aslında ikisinin de ortak bir amacı vardı. Thalmoru Tamriel kıtasının kuzeyinden sürmek. Ancak Ragnar bu güzel kadın ile tanıştıktan sonra amacını sorgulamaya başlamıştı. Gerçekten de bunu yapmak istiyor muydu? O gece içtikleri tatlı skoomadan olsa gerek ikiside ne yaptıklarını hatırlamıyorlardı. Tek bildikleri şey sabah aynı tulumun içinde birbirlerine sarılmış halde uyandıklarıydı. Bu iki agresif kuzeyli artık tek bir bedendi. Ragnar o gün durulması gerektiğinin farkına varmıştı. Mathilda'da bu adam ile mutlu olacağını düşünüyordu. Yıllar sürecek ilişkileri işte böyle başlamış oldu.Şimdilerde ise kuzeydeki iç savaşın heyecanından sıkılan ikili nispeten daha sakin olan bir yer olan Kalradyaya seyahat etmeye karar verdiler. Hani size hikayenin başında bir şarkıdan bahsetmiştim hatırlıyor musunuz? Bu şarkının konusu işte bu ikilinin ilişkisini konu alan bir şarkı. Dışarıda bir ayı kadar kudretli olan Ragnar'ın Mathilda'nın yanında nasıl da bir kuzu kesildiğini anlatıyor.

Droktin/Skoren🐺

8 Posts

7 years ago

Reply

Kinder jake sağolsun önceki karakterimle gidriğim gibi ck attığı için yeni karakter oluşturdum kusura bakmayın